Küresel otomotiv sektörü, son iki yıldır üretimi kısıtlayan yarı iletken tedarik sıkıntısının hafiflemesiyle birlikte yeniden ivme kazanıyor. Uluslararası Oto Üreticileri Birliği (OICA), 2025’in ilk çeyreğinde fabrika çıkışlarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 oranında arttığını bildirdi. Uzun bekleme listeleri ve azalan stok sorunu, bu toparlanma sayesinde kademeli olarak ortadan kalkıyor.
OICA verilerine göre, Ocak-Mart 2025 döneminde dünya çapında üretilen araç sayısı 24 milyon adedi aşarken, 2024 ilk çeyreğinde bu rakam 21,5 milyon olarak kaydedilmişti. Özellikle Almanya, Japonya ve Güney Kore’deki üretim tesislerinde tam kapasiteye yakın çalışan hatlar, çip siparişlerinde önceliği OEM’lere (Orijinal Ekipman Üreticileri) veriyor. Uluslararası konsey başkanı Maria Hernández, “Tedarik zincirindeki darboğazların büyük ölçüde giderildiğini görüyoruz, ancak önümüzdeki dönemde üretim artışını sürdürülebilir kılmak için yeni yatırımlar şart” dedi.
Bayi stoklarındaki artış da sektör temsilcilerini memnun ediyor. Küresel ortalama stok süresi, geçen yılın Mart ayına göre 20 günden 35 güne yükseldi. Bu durum, tüketicilerin araç bulma süresini azaltıyor ve satış hacimlerini canlandırıyor. Avrupa’da stok süresi 28 günden 45 güne çıkarken, ABD’de ise 15 günden 30 güne ulaştı. Bayi temsilcileri, “Müşterimize uygun modeli sunmak artık eskisine nazaran çok daha kolay” açıklaması yaptı.
Öte yandan elektrikli araç (EA) segmenti de çip yetersizliğinden daha az etkilendiği için yüksek büyüme trendini koruyor. EV şarj kontrol birimleri ve batarya yönetim sistemleri için ayrılan öncelik, elektrikli otomobil üretimini aksatmadan sürdürüyor. Tesla, Volkswagen ve BYD gibi üreticiler, 2025 ilk çeyrekte elektrikli araç satışlarını yüzde 35 oranında artırdı.
Hükümetler ve otomotiv şirketleri, bu olumlu tabloyu pekiştirmek için teşvikler ve yerel yarı iletken üretimine yönelik programlar açıklıyor. Avrupa Birliği, stratejik yarı iletken üretimi için 2025 sonunda Brüksel’de bir konsorsiyum tesisini faaliyete geçirmeyi planlıyor. Çin ise ulusal çip tasarım ve üretim şirketlerine vergi indirimleri ve düşük faizli kredi sağlıyor.
Bununla birlikte, tedarik zincirinde yaşanabilecek yeni riskler de gündemde. Tayvan ile ABD arasındaki gerilimler ve kritik minerallerin hammadde tedarikindeki dalgalanmalar, otomotiv üretimi için kırılganlık oluşturuyor. Analistler, endüstrinin dayanıklılığını artırmak için tedarik kaynaklarını çeşitlendirme ve uzun vadeli sözleşmeler yapma stratejisini benimsediğini belirtiyor.
Sektördeki finansman koşulları da üretim artışını destekliyor. Düşük faiz oranları ve uzun vadeli kredi imkânları, hem kurumsal filoların hem de bireysel kullanıcıların yeni araç satın almasını kolaylaştırıyor. Özellikle otomobil finansmanı kuruluşları, esnek ödeme planları ve erken ödemede indirim kampanyaları düzenliyor. Bu durum, pazardaki likiditeyi artırırken araç parkının yenilenme hızını da yükseltiyor.
Veri analitiği ve bağlantılı araç (connected car) teknolojileri, üreticilerin ve bayilerin tedarik zinciri yönetimini optimize etmesini sağlıyor. Araçlardan gerçek zamanlı toplanan telemetri verileri, hem bakım planlaması hem de satış stratejilerinin geliştirilmesinde kullanılıyor. Yapay zekâ destekli talep tahminleri, parça stoğu ve üretim planlarında esneklik kazandırarak olası aksaklıkların önüne geçiyor.
Özetle, çip krizinin yavaş yavaş geride kalması, otomotiv üretim ve satış hacimlerinde kayda değer artışları beraberinde getiriyor. İkinci çeyrek itibarıyla tedarik iyileşmesi, yeni olağanüstü rezerv stoğu yerine, sürdürülebilir büyümeye odaklanmayı gerektiriyor. Sektörün, hem iç hem dış talebin dengelenmesi için dinamik bir planlama yaklaşımına ihtiyacı devam ediyor. Önümüzdeki aylarda üretim maliyetleri ve araç fiyatlarındaki volatilitenin azaltılması, tüketici güveninin sağlanması açısından kritik olacak. Ayrıca, küresel rekabet ortamında esnek üretim kapasitesi, markaların pazar payını korumasına yardımcı olacak.